Merhaba,
Bıyık bıraktım. Yaşım uygun değil ve yeterince hipster da değilim ama yine de bıraktım. Hani bir Semih Kaplanoğlu'un Yumurta filminde bir sahne var, Yusuf annesinin cenazesi için köye gelir, saçlar sakallar birbirine karışmıştır. Akşam olmuş bir berbere girmiş berbere sakalları kes demiştir. Berber sakalları keserken uyuyakalır. Bıyığı bırakmış geriye kalanı kesmiştir berber. Çünkü bıyığın ayrı bir ismi vardır. Neden acaba lan. Oysa ki o da facial hair.
Neyse anlatacağım hikaye şu, bıyığı olmak bu ülkede oldukça sıradan bir şey. Kimse yüzüne tuhaf bakmıyor sorgulamıyor seni, ha arkadaşların falan belki iki billur geçebilir ama arkadaştır bi bok yapmasan da geçer. Ancak Groningen denen bir yere gittim, iş çıkışı biraz demlenmeye insanlara karışmaya vesaire. Memleketteki erkeklerin sakalları yok. Yok yani allah vermemiş. Bazıları biraz tüylü ama ben orta okuldayken daha tüylüydüm. Neyse kıldan bahsetmeyeceğim ve cefakar hollanda halkını herhangi bir şekilde incitmek niyetinde değilim. Mevzu şu şehirdeki tek bıyıklı bendim. Herkes bana bakıp bıyıklarımdan bahsediyorlardı. Kızlar aralarında gülüşüyor erkekler baş parmaklarını kaldırarak mastaş'ımı övüyordular. Önce hoşuma gitti liseli ergen gibi istenen dikkati üzerime çekmenin mutluluğunu yaşamıştım. Sonra farkettim ki bi freak'tim ben. Sarhoş olan yanıma geliyor bıyıklarımla ilgili şaka yapıyor, sen Freddie Mercury'sin nolur bize şarkı söyle falan diyorlardı. Freddie Mercury olayında alenen şarkı söyledim. I want it all dedim. Tam bir pezevenge benziyorsun bıyık ve gözlükle dedi hatta bir genç kız kendini tutamayıp, ağzımı bozmamak için zor tuttum. Çok da gelişine oturuyordu oysa ki. Hafif üzülmüştüm. Bi de şehir komple öğrencilerden oluşuyordu. Müthiş genç çocuklar, hepsini cebimden çıkarırım o ayrı da, üniversitenin ve serseriliğin kısa bir dönemden oluşması fikri iyice üzmüştü beni. Neden bıyık bırakmıştım ki hem. Yusuf gibi memleketime de gitmemiştim. Bu ihtişamlı pos bıyığımı haketmiyordum. Great Power great resposibility. Çok yalnız hissettim lan. Biramı aldım hemen sonra köpüklerini bıyığıma bulaştıra bulaştıra içtim. Bi çuval tüysüz zibidi keyfimi kaçıramazdı. Ama kaçırdı itler.
Üstteki foto Brugge'den. Ben şu gemiye söylediği lafları bir kadına söylemeyi becerseydim boyboy çocuklarılarım olurdu şimdiye. Ha bi de benim için Bürüj In Brugge filminden ibaretti. O kuleyi gördüm, sokaklarında gezdim. Neden o filmi o şehirde çektiklerini anladım. Bir şehir hiç savaş yaşamaz mı yahu. Sıfır. Bize bulaşmayın demiş adamlar bulaşmamışlar. Bir şehrin savaş görmemesi çok acayip bir şey bence. Düşünsene şehir tarihindeki en sansayonel olay aşşa mahallenin piçlerinin kilise camına taş atması falan.
Herkes birbirini sevsin lan!
Bıyıksız da iyi.
Bıyık bıraktım. Yaşım uygun değil ve yeterince hipster da değilim ama yine de bıraktım. Hani bir Semih Kaplanoğlu'un Yumurta filminde bir sahne var, Yusuf annesinin cenazesi için köye gelir, saçlar sakallar birbirine karışmıştır. Akşam olmuş bir berbere girmiş berbere sakalları kes demiştir. Berber sakalları keserken uyuyakalır. Bıyığı bırakmış geriye kalanı kesmiştir berber. Çünkü bıyığın ayrı bir ismi vardır. Neden acaba lan. Oysa ki o da facial hair.
Neyse anlatacağım hikaye şu, bıyığı olmak bu ülkede oldukça sıradan bir şey. Kimse yüzüne tuhaf bakmıyor sorgulamıyor seni, ha arkadaşların falan belki iki billur geçebilir ama arkadaştır bi bok yapmasan da geçer. Ancak Groningen denen bir yere gittim, iş çıkışı biraz demlenmeye insanlara karışmaya vesaire. Memleketteki erkeklerin sakalları yok. Yok yani allah vermemiş. Bazıları biraz tüylü ama ben orta okuldayken daha tüylüydüm. Neyse kıldan bahsetmeyeceğim ve cefakar hollanda halkını herhangi bir şekilde incitmek niyetinde değilim. Mevzu şu şehirdeki tek bıyıklı bendim. Herkes bana bakıp bıyıklarımdan bahsediyorlardı. Kızlar aralarında gülüşüyor erkekler baş parmaklarını kaldırarak mastaş'ımı övüyordular. Önce hoşuma gitti liseli ergen gibi istenen dikkati üzerime çekmenin mutluluğunu yaşamıştım. Sonra farkettim ki bi freak'tim ben. Sarhoş olan yanıma geliyor bıyıklarımla ilgili şaka yapıyor, sen Freddie Mercury'sin nolur bize şarkı söyle falan diyorlardı. Freddie Mercury olayında alenen şarkı söyledim. I want it all dedim. Tam bir pezevenge benziyorsun bıyık ve gözlükle dedi hatta bir genç kız kendini tutamayıp, ağzımı bozmamak için zor tuttum. Çok da gelişine oturuyordu oysa ki. Hafif üzülmüştüm. Bi de şehir komple öğrencilerden oluşuyordu. Müthiş genç çocuklar, hepsini cebimden çıkarırım o ayrı da, üniversitenin ve serseriliğin kısa bir dönemden oluşması fikri iyice üzmüştü beni. Neden bıyık bırakmıştım ki hem. Yusuf gibi memleketime de gitmemiştim. Bu ihtişamlı pos bıyığımı haketmiyordum. Great Power great resposibility. Çok yalnız hissettim lan. Biramı aldım hemen sonra köpüklerini bıyığıma bulaştıra bulaştıra içtim. Bi çuval tüysüz zibidi keyfimi kaçıramazdı. Ama kaçırdı itler.
Üstteki foto Brugge'den. Ben şu gemiye söylediği lafları bir kadına söylemeyi becerseydim boyboy çocuklarılarım olurdu şimdiye. Ha bi de benim için Bürüj In Brugge filminden ibaretti. O kuleyi gördüm, sokaklarında gezdim. Neden o filmi o şehirde çektiklerini anladım. Bir şehir hiç savaş yaşamaz mı yahu. Sıfır. Bize bulaşmayın demiş adamlar bulaşmamışlar. Bir şehrin savaş görmemesi çok acayip bir şey bence. Düşünsene şehir tarihindeki en sansayonel olay aşşa mahallenin piçlerinin kilise camına taş atması falan.
Herkes birbirini sevsin lan!
Comments
Post a Comment
Söyleyeceğin her şey alehine delil olarak kullanılabilir.