Rıfat ve Cennet

Tüm kutsal olduğu iddia edilen kitaplarda, dedi Kül. Dudaklarına yapışık sarma sigarayla vahşi batı filmlerinden çıkmışa benziyordu. Tüm bu kitaplarda cennetin yemyeşil bir ova olduğu, türlü meyveler veren ağaçların gölgelerinde lir çalan ruhlarla dolu olduğundan bahsedilir. Irmaklar, saflıkla akan pınarlar ve bolca alkol... Geriye kalan her yerde bir orgy dönmektedir. Çıplaklık ve çoşku ile yaşanan haz. Cennette insanlar otuz yaşındadır. Kendini ve dünyayı anlamaya çalışan bir roman kahramanı ile yaşıttır hepsi. Ama en ama en önemlisi hava hep güneşlidir. Ruhsal aydınlanmanın bir tezahürü de olabilir elbette. Güneş gülümser cennette, bulutlardan bile bahsedilmez. Gökyüzü masmavidir. Güneş olduğu yerde asılı kalmıştır. Gece olmaz. Gece zamanın aktığını anlatır çünkü bizlere... Orası sonsuzluktur.
Kavruk, Kül'ü ve arkasındaki pencereden yağan yağmuru izliyorken söze girer. İlkokula giderken bir arkadaşım vardı. Sınıfın en dışlanmış elemanıydı. En arka sırada oturur, çizgiroman okurdu. Çocukları bilirsiniz, vicdansızdırlar, İnsanları dış görünüşlerine göre yargılar ve aşağılarlar. Her gün, aşağılanıyordu, her gün ona canavar diye bağırıyorlardı. Kızlar suratına bakıp iğrendiklerini gösteren jestler yapıyorlardı. Sanırım başlarda ben de katılmıştım sınıfa. İnsan kalabalığı arkasına alınca kendini yenilmez hissediyordu. Bir gün ne oldu bilmiyorum onun yanına oturmaya karar verdim. Ürkek bir tavırla bana baktı. Yüzünü ilk defa bu kadar ayrıntılı görebilmiştim. Göz kapakları dahil yüzünün her tarafı kabarmıştı. Derisi plastik bir poşete benziyordu. Sonra anlattı, ismi Rıfat onlan canavar. Bir araba kazası sonucu sızan mazot onun yüzünü ve vücudundaki pek çok yeri yakmıştı. Aylarca tedavi görmüştü. Tedavisi bittikten sonra yüzünden geriye neredeyse hiçbir şey kalmamıştı. Daha da kötüsü, güneşe çıkamıyordu. Güneş onun mazot dolu derisini yakıyordu. Yaz aylarının o en aydınlık zamanlarda mecburen dışarı çıkması gerekirse kar maskesi takmak zorundaydı. Tüm gün boyunca kapalı odalarda kalmak zorunda olan bir çocuk. Lanetlenmişti. Bana günün en sevdiği zamanlarının geceleri olduğunu söylemişti. Histen yoksun derisine çarpan rüzgar ve nefes almak... Sabahları dua ediyordu Tanrısına. Gece yağmur yağsın istiyordu.
Düşünsene Kül, dedi Kavruk. Rıfat cennete gitseydi ne yapacaktı orada?
Kül, onun cennete gitmeyeceğini mi düşünüyorsun, diye sordu. Bir anda cennetin var olduğuna inanmış gibiydi.
Tüm kutsal olduğu iddia edilen kitaplarda, kendini öldüren bir canlı, cehenneme gider, dedi Kavruk. Rıfat kendini astığında 14 yaşındaydı.

Öğlen saatleriydi, hava gece gibi karanlıktı ve gökyüzü toprağı döver gibi boşaltıyordu içindekileri.




Comments