State of Being

Yazacak hiçbir şeyim yok, dedi... Söyleyecek de hiçbir şeyi yoktu. Öyle duruyordu. Durmak üzerine düşünmesini söyledim. Düşünülecek bir şey yok, dedi. Bence vardı. Düşünecek bir dolu dert, bir dolu tasa ve varoluşun getirdiği pas tadında bir hayat vardı. 

Kafasına elma düşmüş Isaac gibi bir anda ayakladı. Buldum dedi. 

Ne bulduğunu sordum. Hiç oralı olmadı. Ayaklandı ve gitti... Kırlarda sevinçle koşar gibi, kaçar gibi gitti.

Gidişini kederli bir şekilde izledim. Geri falan geleceği yoktu... Geçmişin en güzel tarafı, dedim kendime, bir daha geri gelmeyecek olması.



Comments