Olur olmaz hayallerin peşinden harcadığım yıllardan sonra kendimle
konuşmayı bırakmıştım. Ne zaman düşüncelerimin içinde kendime cevap arar halde
bulsam o zaman ağır bir iş yapmaya giriştim. Günde üç fasıl yerleri silmeye,
bulaşıkları yıkamaya, ahşap boyamaya ve örgüye böyle başladım. Hep karşı
çıktığım dedikodu ve boş beleş konuşmalara tutkuyla bağlanmam da bu yüzdendi.
Kitap okumayı, üstüne düşünme fırsatı veren filmleri izlemeyi veya her hangi
bir sahne sanatını kararlılıkla reddettim.
Dostlarımın pek çoğu bu kararımın bir yenilmişlik olduğunu
düşünmelerine rağmen, her gün susturmayı başardığım iç sesimin karşında galip
olan bendim.
Rüyalarıma, katılaşmış bir acıya benzeyen yaşlı huysuz bir ihtiyar
girmeye başladı sonraları. Bu ihtiyar elinde sivri uçlu bir bastonla beni
dürter, nereye gitsem peşimden hantal adımlarla takip ederdi. Onun yüzünden
hiçbir rüyamda durmayı başaramadım. Hep yürümem, hep uzaklaşmam gerekti.
Comments
Post a Comment
Söyleyeceğin her şey alehine delil olarak kullanılabilir.