Ah bilsen.

Ah bilsen ne haldeydi.
Eve dönerken elleri ceplerinde, kafası önünde ivedi adımlarla yürüdü. Karşıdan karşıya geçerken az kala onu bir dolmuş eziyordu. Umursamadı. Şöförü ona küfür etti, arkasını dönmedi. Evin sokağına gelmişti artık ulaşıyordu ama önüne iki köpek çıktı. Önce hırladılar, bizimki oralı olmadı. Kafasını kaldırmadan yürümeye devam etti sonra üzerine koşmaya başladılar. Biri bacağından ısırır gibi oldu, bizimki gerisin geri deparladı. Köpekler sokağın başında beklediler, onu takip etmediler. Arka sokaktan dolanmak istedi. Yolu kapatmışlardı, eylem vardı. Protestocular yirmi kişiydiler, polisler elli. Memur bey, diyerek yanına seyirtti bir tanesinin, memur bey diye yineledi. Duymuyordu. Kask yüzünden olmalıydı veya belki de memur bey değildi. Kaskın üzerindeki numaraya baktı 221 Bey diye seslendi. Ters bir bakış attı polis. Gözleriyle lütfen buradan hemen derhal gidiniz gibi bir şey söylediğini düşündü bizimki.
Kalakaldı. Oradan da vazgeçti. Bir çay içip ısınmayı koydu kafasına, sokakta sadece üyelerin girebildiği dernekler ve lokaller vardı. Camları buğulanmış bir tanesini kapısını araladı. Müsade var mı, diye ses etti. Yanına kısa boylu sarı bıyıklı bir adam geldi. Üyelere özel, dedi. Masalarda kağıt oynadıklarını fark etti. Üye olmak istediğini söyledi bizimki. Sarı bıyıklı, bizimkini süzdü, üye alımı OHAL sebebiyle durdurulmuştur, dedi.
Öyleyse öyleydi. Kapı kapandı yüzüne. Bir ileri bir geri yürüdü. Çok üşümüştü. Üşümeyi dert etmişti. Bir kasap gördü, kasaba girdi. Et istedi, Kasap nasıl olsun diye sordu. Fark etmez dedi bizimki köpeklere vericem. Bakıştılar. Ona yarım kilo pirzola ittirdi bunun üzerine kasap. İyi para verdi bizimki. Elinde torbalarıyla geri yürüdü. Polisler gitmişti, sokak mezarlık gibi ıssızdı. Yerdeki yırtılmış pankartı kaldırdı. Yazılanları okuyamıyordu. D harfi bir yerde S harfi başka bir yerde, belki de bir de A harfi vardı. Bilemezdi.
Sokağına girdi, köpeklere bakındı, yoktular. Rahatlamıştı, sokakta emin adımlarla evine yürümeye başladı. Bir havlama sesi duydu, ya da duyduğunu sandı, uzaklardan gelmişti. Adımlarını sıklaştırdı. Sadece kaldırıma baktı. Ayağının bastığı yerlere. Bir pencereden kırçıllı bir kedi atladı önünde miyavlamaya başladı bu sırada. Bizimki buz kesti. Korkusu onu mahçup etti. Kediye bir iki laf etti. İşaret parmağını sallayarak böyle yapman doğru değil, diyerek azar çekti.
Apartman kapısına geldi. Anahtarını aradı. toplamda dört adet cebi vardı bizimkinin ama beşinci denemede buldu anahtarın yerini.
Açtı kapıyı. Asansörü yoktu o yüzden basamaklardan beş kat çıktı. Üçüncü katta nefes nefese kaldı.
İki tur yukarıyı üç tur aşağı kitlemişti. Kilitleri çözdü.
Eve girdi. Sürgüyü çekti. Ayakkabılarını bağcıklarını çözmeden topuğuna basarak çıkardı.  Elinde poşetlerle mutfağa gitti.
Pirzolaları buzluğa koydu. Dolabı biraz kokladı, domatesi çıkarıp çöpe attım.
Kettle'ın tuşuna bastı.


Comments