Misket limonu

İnsan geçmişine bakınca hatırladığı şeyler genellikle esenlikli anlar oluyor. Hani sıkıntıyla geçen bitsin de başka bir şey olsun artık dediğin anlar ileride "those were the days" tadında hatırlanıyor. Belki sadece pişmanlıklar tırmalıyor bir tarafları. Öyle yapmasaymışım iyiymiş dediğimiz anlar, ben nasıl bu haltı yemişim dediğimiz anlar falan filan. Dönüp geçmişe bakınca yeni bir şeyler sunmuyor ama. Dersler çıkardığımızı zannettiğimiz olaylar aslında bize hiçbir şey öğretmemiş oluyor. Diyorum ya esenlikli dönemler aklımızda.
Düşün, hayatındaki tüm mutlu anlarını, keyfine vardığın, gerçekten ama gerçekten o anı yaşadığın için kendinle gurur duyduğun anları toplasan, toplamda atıyorum 1 aylık bir periyot olsa bu süre, bir daha yaşamak istemez misin? Tüm hissizleşen vücudunu, taşlaşan kalbini geride bırakıp, paketini açtığın bir hediye gibi tadına varsan hayatının en mutlu anlarını, overdose'dan ölür müsün?
Yoksa seni mutlu edebilecek şeyleri birer birer tükettiğin için ve mutlu olabilmek için daha farklı bir şeylere ihtiyaç duyduğun için bunu da tükettikten sonra senin için üzeri çizilmiş bir maddeden farksız mı olacak?

Ölmeden önce yapması gereken bilmem kaç maddeyi tamamlamaya çalışan insanlar var. Uzaktan bakınca neden onlar gibi değilim diye üzülüyor insan. Çünkü onlar çok şey yapıyorlar. Evereste çıkıyorlar, yunuslarla yüzüp daha yapmaları gereken onlarca maddeyi gerçekleştirmek için planlar yapıyorlar. Hepimiz daha çok şey yapmak istiyoruz, her şey olmak istiyoruz. Kaçırmak istemiyoruz tüm listeyi doldurmaya çalışıyoruz. Bizler hırsından yenilmiş kolleksyoncularız. Plak gibi misal. Önce 4-5 tanesine sahipsindir çok istemişsindir onları ve defalarca dinlemişsindir. Gerçekten bilirsin ne olduklarını tam anlamıyla hakkını verirsin. İştahın kabarır sonra devam edersin almaya, aldıkça alırsın. Artık senin için mevzu içindekilerden ziyade hepsine sahip olmaktır. Çünkü sen kolleksyoncusundur.

Elbet bitmeyecek tüketecek yeni şeyler bulacağız.
Çünkü çok sıkılıyoruz.

Comments