Kendimle konuşmalar - 1

Elleri terli, gözleri kırmızı insanların arasından geldim. Şarjör çıkarıp içindeki mermileri saydılar, namluları yağladılar, kimse hiçbir boku riske atmıyordu doğrusu. Sabaha kadar çöp kutusunu izledim, gün ağırınca da perdenin ucundan süzülen o ufak ışık hüzmesine verdim dikkatimi. Çıplak ayağına banyo terliği giyen yağız delikanlının askerliğinin bitmesine 10 ay vardı. O ufak çardakta kendine hastalık yaratmaya çalışıyordu, o kadar sıkılıyordu ki nöroloji üzerine doktora yapmayı bile düşünüyordu. Hem televizyon karlı gösteriyordu, havada pislik bir sıcak vardı, gözleri kısmadan bakılmıyordu hiçbir tarafa. Lağım gibi makine kahveleri içiyor, isimlerini okuyamadığımız sigaraları eziyorduk sırasıyla. Çakmağın gazı bitmişti lanet olası. Ama yine de her seferinde ateşlemeye çalışıyorduk, içindeki taş erimeden rahat etmeyecektik. Ateş istiyorduk etraftan ama kibar olamıyorduk. Lütfen çıkmıyordu sanki ağzımızdan bir türlü, yasaklı sansürlü kelime gibiydi. Merdivenleri ikişer çıkıp sonra nefes nefese kalıyorduk. Ellerimiz dökme demir gibi paslıydı. Kullandığımız arabalarının gaz pedallarını döşemeye yapıştırmayı hayal ediyorduk. Kamyonlar çılgınca gürültü yapıyordu, çingeneler sokakta yalın ayak geziyordu. Burnum akıyordu, kanla sümük karışımı geliyor kendimden tiksiniyordum.
"Ah" dedim. Canım mı acımıştı, iç mi çekmiştim belli değildi.


Comments