Extra Smooth

O neydi öyle deli gibi?

Bir sabah uyandığımda kendimi bir maceranın içinde bulma isteği ile kavruluyorum bazen. Uyanayım o hakkında iyi şeyler düşünmediğim alarmım çalsın ve nerede olduğumla ilgili hiçbir fikrim olmayan bambaşka bir yerde gözlerimi açayım istiyorum. Hemen alarmı sustururum, uyumaya devam ederim. Tabiat beni uyandırdıktan sonra maceralara koşardım. Öyle bir yerde uyanmaktan bahsediyorum ki, misal sevdiğiniz bir bilim kurgu filmini düşünün orada hayal edilen şehirde, tamamen bildiğin her şeyin dışında, bir kafada maceraya atılmak. Interstate 60'da güzel şehirler vardı, Blade Runner'ın o sokak büfelerinde kahvemi içip takılırdım. Sonra esas kız gelirdi, "peşindeler kaçmalısın" falan derdi. Cool bir şekilde ona bakıp, yavruyu kolundan çektiğim gibi topuklardım. Kesin bir yerden bir motosiklet bulurdum, yolun ilerileride bir yerde onu uçurumdan aşağı atardım ve patlamasını izlerdim. Yavrudan bir alt dudak alırdım, hemen bi beygiri yüksek arabayı düz kontak edip kıçını savura savura yola düşerdim. Akşamına bir bara gider, şahane müzik dinler, şatlar içer, biralar parlatır, alemler yaşar ve maceranın sonunu düşünmezdim. Bize fırsat verilmedi arkadaş. Sabah kalkıp, servise binip sonra kart okutmalı hayat düştü bahtımıza. Yavru falan da yok.
I didn't sign up for this shit!

Fig.1789: Al sana şebekemden ko!

Comments

Post a Comment

Söyleyeceğin her şey alehine delil olarak kullanılabilir.