LAN

-Üstünde ne var?
-Kıyafetler, bir de başımın üstü duman.
-Hayır öyle değil bana ne giydiğini söyle.
- Donumu nereden aldığımı bilmiyorum ama rengi siyah markası younger, iddialı bir isim olmadığının farkındayım oysa şahinler, the cock, big dick gibi bir şey olsaydı markasını daha gururla ya da espriyle karışık söyleyebilirdim. Onun üzerine geçirdiğim taylanddan alınma bir balıkçı şortu var. Doyasıya rahati fazlasıyla basit, dışarıda giymeye utanıyorum, kötü olduğundan değil, şortu tutan ve beli saran bir ipi var, o ip de arkadan bağlanıyor. Başarısız bir şekilde bağladığım zaman donum gözüküyor. Üzerinde kahverengi bir tşort FC ST. PAULI armasının ardında RETTER yazıyor. Kurtarıcı anlamına geldiğini sonraları öğreniyorum. Kurtarıcı değilim, kurtarılmış da değilim, belki ancak bir sikim olabilirim, ne demekse... Onun da üzerine geçirdiğim bir yelek var. Yeleği anannem ördü, sıcak tutuyor torsomu, kollarım biraz üşüyor ama kollar biraz üşeyebilir. Esas koruman gereken organların torsonda değil de nerede...
-İlginç olduğunu mu sanıyorsun?
-Sanmıyorum, ilginçlikten fersah fersah uzağım, sıradanlığa göz kırpıyorum. Kırpıyorum. Kırp.
-Bana gerçekten çok mutlu olduğun bir zamanını söylebilir misin?
-İnsan gerçekten sadece çocukken mutludur, ben buna inanırım, ne zaman bir çocuk görsem gülümserim o yüzden. Onları şirin bulduğumdan değil, her an gerçek anlamda mutlu olabilecekleri için, gözlerinin içine bakar gülümserim. Sayılı zamanları vardır itlerin... Kısaca en son çocukken istediğim bir oyuncağı almışlardı bana, bir de almayacağız falan ayaklarına yatıp almışlardı. Aklım çıkmıştı delirmiştim. Uyduruk bir dürbündü, uzaklara pencerelere bakmayı sağlıyordu. Çocukluğumun büyük kısmını insanları dikizleyerek geçirdim ben. Çıplak kadınlar gördüm mü bilmiyorum, öyle ahım şahım şeyler gördüğümü de sanmıyorum ama ben onları görürken onların beni görmemeleri hoşuma gidiyordu. Kendi kendine oynayan bir çocuktum ben. Hep az arkadaşım oldu, az olan arkadaşlarımı da hayvanlar gibi çok sevdim. Şimdi çocukluk arkadaşlarımın hepsinden nefret ediyorum.
-Kendini seviyor musun?
-Bazen, çünkü başka şansım yok. Kendimi de sevmezsem deliririm diye korkuyorum. Oysa sevilecek bir yanım yok, hatalar, başarısızlıklar, yetersizlikler dolu yanlarımı gördükçe çileden çıkıyorum. Daha iyisi neden değilim diyorum o zamanlar, sonra sakinleşiyorum. Kendime sarılıyorum, olduğun gibi kabulleneceğim seni diyorum.
-Başkaları seni sevince nasıl hissediyorsun peki?
-Hissetmiyorum. Neden seviyorlar anlamıyorum, seviyorlar mı onu da bilemiyorsun tabii o ayrı. Bana kalırsa herkes sadece kendini seeviyor.
-Last comments_
- Filmin sonunda, haklıymışım dediğim zamanlar oluyor o zamanlar işte o zamanlar bir sigara yakıyorum ve içeri doğru üflüyorum.


Sen kurtar bizi Nick Baba

Comments

  1. vaov ne garip dialog! hoşmuş

    ReplyDelete
  2. saçma sapan bir şey. kibarlığın için teşekkürler.

    ReplyDelete

Post a Comment

Söyleyeceğin her şey alehine delil olarak kullanılabilir.