MAN

Everybody knows çalıyor.
Bir pazar günü kahve ve sigaramı içerken güzel adamın güzel sesi plaktan cızır cızır yayılıyor odama. Küçük mutluluklar. Masamda oyuncak arabalar var, yeşil bir vosvos, 67 pontiac firebird, bi de delorian. Kinder yumurtadan çıkanları saymıyorum bu aşamada, onun hemen yanında vitamin hapları, genel yorgunluğumu gizlesin diye bir umut alınmış, doping etkisi yaratsı diye bel bağlanmış ama hiçbir halta yaramayan naneler. Üstündeki yazıda içinde titanyum oxide olduğu yazıyor, fantasik laflar bunlar...
Güzel adam I am your man'e geçiyor. Plağın A yüzünün son şarkısı. Güneşli bir gün, bugün, bir şeylere karşı umut besliyorum. Neye karşı beslediğimi bilmiyorum gerçi. Çıkıp dışarı salak salak gezeceğim, muhtemelen kadıköye yürüyeceğim, insanları izleyeceğim...
Tam bu anda telefonuma bir mesaj geliyor, hoşuma gidiyor sesi, hemen davranıyorum açıyorum mesajı, burrbery indirim falan yapmış onu söylüyor, nereden buluyor numaramı acaba, ne hakla yelteniyor. Çağrı merkezini arayıp kalaylamak istiyorum tüm organizasyonel hiyerarşilerini, alttan üste herkese küfür etmek kendime düşman edinmek istiyorum. Masamın diğer köşesinde bir ejderha biblosu var, haşmetli, kudretli bir duruşu var, pençelerine sardığı bir top var. Top güç demekmiş, öyle anlatmışlardı Çindeki turist rehberi. Başka bir şey hatırlıyor muyum peki? Yok.
Görmemin gitmemin demek ki hiçbir anlamı yokmuş. Sanki hiçbir anım bana ait değilmiş gibi. Sonradan devralmış gibiyim bedenimi.
Cuma günü Birsen Tezer'i dinlemeye gittim, birilerine yazar mıyım diye düşündüm (yazmak, niyetlenmek, filört etmek, yanızlamak, yürümek, kesmek...), göz göze geldiğim kadınlardan utançla gözlerimi kaçırdım. Sanki çirkin bir şey yapıyormuşum gibi hissettim. Ne zaman böyle oldum acaba ben? Hem birilerini hayatıma sokma istediğim var hem de bir erteleme duygusu. Veya korku... Oysa yeni insanlar her zaman iyidir, ufkunu açarlar, sana yeni kelimeler öğretirler, yeni konuşma kalıpları bırakırlar. Onların farklı şakaları vardır, yeni insanları farklı üzüntüleri vardır, kendininkileri abartmayı bırakırsın onları dinledikçe.  Neyse diyip devam ettim yoluma, ertelemek her zaman daha kolay, mücadele etmek için gereken üç şey var çünkü, 1. Güven 2. Özveri 3. Tecrübe. Bunlar bende fazla yok, azar azar koymuş yarrabbim.

Şimdilik bildireceklerim bunlar, bu cephede her şey aynı. Ne tıkırtı var ne şıkırtı...


Bazen diyorum sikerim belasını bu dünyanın al beyliği vur kendini Şevki, ne kasıyon yaşamaya!
Mahmut abi

Tower of song çaldı, bana müsade.


Comments