Terk

- Yazmak bir sipariş işidir, der Sartre.

- Sen kim oluyorsun ulan Sartre'den alıntı yapıyorsun?

Tabii sipariş derken bakkal siparişi gibi bir şeyden bahsetmiyordu. Kimin, neden okuyacağından bahsediyordu.
Tuhaf bir komplekse kapılıyorum böyle olunca. Kim, neden okusun?
İnsan okunmayacağını düşündüğü zaman otomatik olarak dinlenmesinin de gereksiz olduğunu düşünüyor. Düşünüyorum, ben ne kadar dinliyorum, sırf gözlem yapabilmek, sırf yaşadığımı ispat etmek için değil mi?
Tecrübeler, anılar... Sırf yaşadığımı, deneyimlediğimi kanıtlamak için değil mi?

Ruhumuzun ortasında oturan bu karanlık ne yapsak geçiyor. Yaşayıp yaşamadığına emin olmadığın bu zaman dilimi. Emin olsak bu kadar çabalar mıydık kanıtlamaya.
Günlerin hızlı geçince seviniyorsun mesela, zamanı parça parça elinden aldıkları için kızmıyorsun da.
Sabahları çalan saatle, yine, yine, yine, yine...
Çalmasa ayrı dert. Bu sefer de, sebep arıyorsun uyanmaya, kendini dışarı atmaya.

Kendimizi pek üstün gören basit canlılar olduğumuzun farkındayım. Tüm bunların bir anlamı olmasını istememiz çok doğal. Bu kadar duygu karmaşasını yönetemiyor olmamızın bir anlamı olmasını istememiz pek normal.

Koca gülleler parçalıyor dışarıda apartmanları. Küllerinden doğmak için yeniden yapmak için. Biz de olmadık belki.

Zehirleniyoruz, beynimizin içindeki kıvıl kıvıl.
Kıvıl
Kıvıl
Kıvıl

Saat kaç, yetiştirebildik mi?





Comments