Sabrina Kvist Jensen

Hani bir şiir vardı hatırlar mısın?
Elleri bağlı, gözleri yaşlı bir idam mahkumu hakkındaydı. Belirsiz bir gelecekte idam edeceklerdi onu, bir karar mı bekliyordu ya da bir kararname?
Parmaklıkların arkasında tarihin açıklanmasını bekliyordu ve biliyordu son bir dileğinin olacağını. Günlerini o son dileğini düşünmekle geçiriyordu.
Mahkum bir kadın mıydı ya da cinsiyetinden hiç bahsetmemesine rağmen ben onu bir kadın mı zannediyordum. Günler geçiyordu hapiste, aylar geçiyordu, yıllar geçiyordu.
Her gün parmaklıkların önünden geçen gardiyandan haber alacağını düşünüyordu. Endişesinden derisi pul pul yüzülüyordu. Tırnaklarını yiyordu, saçlarını kopartıyordu... Vücudundan kopan neyi varsa bir kutunun içinde saklıyordu.
Sümüğünü bile koyuyordu. Gülme. Bunu büyük bir zerafetle anlatıyordu şair. O kutu gün geçtikçe doluyor, mahkum ise gün geçtikçe eriyordu.
En çok avluya çıkmaktan korkuyordu. Rüyasında görmüştü, asılacağı gün güneşli bir bahar günü olacaktı. Hatta neydi, begonya mı, manolya mı öyle bir şeyler kokacaktı her taraf. Bu da benim ayıbım, bir türlü bilemiyorum çiçekleri.
Hücresinde uzun uzun karşısındaki gri duvara bakıyordu. Artık duvar bir sinema perdesi gibi hayallerini yansıtır hale gelmişti.
Bir gün, belki bir bahar günü o duvarda görmüştü. Son dileğini bir kavanozun içinde görmüştü.
Ertesi gününe gardiyan kapısında belirmiş ona ne yemek istediğini sormuştu.
Erik turşusu istemişti.
Elleri bağlı ve gözleri yaşlı bir idam mahkumuydu.

Devamı nasıldı bir türlü hatırlayamıyorum ve beni en çok bu üzüyor. Hatırlamadıklarım yüzünden hatırladıklarımın hiçbir anlamı kalmıyor.





Comments