zangoç

Haksız mıyım?
Tüm bu aidiyetsizliğin kendine has bir tarafı var.
Kendi halinde bir zangoç anlardı hatta hak verebilirdi bana. Çünkü o zangoç aynı anda ne kadar önemli ve ne kadar önemsiz olunabileceğini hepimizden daha iyi bilirdi. İçi hızla boşalan sonra yeniden dolan, sürdürülebilir ekosistemi olan bir şeydir aidiyetsizlik.
Olmayanın yarattığı o his; hani ayak parmaklarından yukarıya doğru fabrika bacası gibi dolan sıcak buhar... Olur ya, olmayanın yarattığı "olan".
Doğru ve gerçeği birbirine karıştırdığımız, sahte anlamları rasyonel bilgilere buladığımız bu günlerde ilk bakılması gereken gardolabın üzerindeki hurç. İçine katlayıp, naftalin yerleştirdiğimiz memnuniyetsizliğimizi biraz havalandırmak ilk işimiz. 
Haksız mıyım, her söylemde, her vaazda, hatta her sözde gram gram içinize işleyen o has ve kendine*ait aidiyetsizlik değil mi? Değilse değildir ve haksızımdır.
Haklı olsan da aynı cezayı çekeceksek, haksız olmayı tercih etmez misin?

Öyle zamanlardır, bir zangoç gibi zamanın ve hayatın tam içindesindir
Öyle zamanlardır, ne tanrıyı tanırısın ne de maddeyi bilirsin.
Haksızsam haklıyımdır yine de...

Comments