Buldozer

Her şey, her şey akıp gidiyor, diyor. Yeryüzü ve yeraltı birbirine geçiyor. 

Bir nokta var, pek derinde bir yerde, gürültüden görülmüyor. Sıfır noktası, denmiş olsun ona, katıksız, olağan, kendi halinde. Her şey sıfırdan başlıyor, akıyor akıyor ve sıfıra gidiyor.  

Anlamlanmaya başladıkça bir kasvet çöküyor. Sakinleşmek istiyor. Şapkadan çıkan bir tavşanın kanındaki uyuşturucu kadar daha fazla değil. Sokaklar ve onları kesen sokaklardan birinde kayboluyor. Kendiyle daha bir içli, daha bir dışlı oluyor. Bir noktadan çıkan binlerce nokta.

Zaman sonsuzdur aslında kayyum atanmış inşaatlar gibidir. Buldozerler geçer eş nizam. Anılar toplanır katlanır, istiflenir. Ne oldu, yaşadım demek için. Vücut vücuda değer. Sıfırdan başlar sıfıra biter. Yıllardır dönüp dolanıp aynı şarkılar çalıyor, düşününce sonsuz kadar çoklar. 

Her şey akıp gidiyor, kıyısında kalınca. Şöyle söyledim bir seferinde, Nasılım, depresyonun hayali kapısının eşiğindeyim, içeri de girmiyorum, dışarı da çıkmıyorum... Döngüsel mutsuzluğumu hatta ona ihtiyacım olduğunu bildiğimden sanırım. Her şey işlevsel belki de. Genel anlamıyla hayattan istediğim şey "mutlu olmaya çalışıp nihayetinde mutsuz olmak" mı acaba veya sürekli her şeye yabancılaşmamak mı? Hiçbir sorunun da gerçek cevabı olmadığını ve asla ikna olmayacağını bilmek mi?

  • Uyanmak-hatırlamak-unutmaya çalışmak-uyumak.
  • Uyanmak-yaşarmış gibi yapmak-uyumak.
  • Uyanmak-başka biri olmak-uyumak.

Sıfırdan başlıyor ve sıfıra gidiyor. Lanet bir trigonometri denklemi, limit sıfır bölü sıfır belirsizliği. 

Hadi biraz da güzel şeylerden konuşalım, ben çok iyi susarım, sen başla...



Comments