dry

Sana önce -ondan- bahsetmek isterdim. Kesik kesik nefes alışından, oradan buradan duyduğu lafları edişinden, her an eksilecek veya buharlaşacak gibi görüntüsünden. İsterdim anlatmayı sana, onun ne kadar aşağılık olduğundan, yozluğundan, yüzeyselliğinden, basitliğinden, hırsından, omurgasızlığından.  

müjde hamamböcekleri ve gergedanlardan kurtuldum.

Tanımanı isterdim onu. İçinin çirkinliğini nasıl sakladığını görmeni... Kızardın, gürlerdin bana evet ama bir şeyler söylerdin eminim, isimlerle ilgilenmezdin, kavramları, duyguları, neyin, neden böyle olduğunu anlamaya çalışırdık. Her şey eskisi gibi olurdu elbet -bir süre- zihnimizden eksiltirdik tüm bu karanlığı. 

müjde: karanlık evrenden daha hızlı genişliyor.

Erdemlerden bahsetmek isterdim sana, her geçen gün yiten, silinenlerden... Çoğunluğu ezilmiş ruhumun küçük parçalarını cımbızla çekerdik beraber. İki kelime gerçek, iki kelime avuntu ederdik. Sonra elbet ölümden daha iyisini bulurduk cevap olarak. 

müjde: ağırlıklar aşağıya çekmiyor artık. 

Uzun bir otobüs yolculuğunda ihtiyaç molalarının geri sayımını yapıyorum şimdi. Tahammül ediyorum zamana. Ahlakçıları kızdıracak anılarımı anlatırdım fena mı olurdu, hatta korkudan ve umuttan bile konuşurduk. Ufacık dokunurdun ellerinle, yolun ucuna çevirirdin yönümü. Fakat böyle değil artık, mektuplarım adressiz. Ya başka bir kenttesin, ya da başka bir evrende. 

müjde: kimse kimseyi sevmiyormuş.

Ben işlemediğim suçların cezalarını gönüllü çektim. Elbet alacaklıyım ama ırmaklarım terse akıyor, barajlarım su tutmuyor. Sana ondan bundan ve pişmanlıklardan bahsetmek istedim. Sadece laf olsun diye laflar ederdim. Oh olsun sana, der miydin? 

müjde: desen de bir tek sen haklı olurdun.




Comments