günce

 ——— 2022 Q1 - T1

Yatıyor, acılar içinde. Herkes biliyor ne olacağını. Kimse, hiçbir şey bilmiyor gibi davranıyor. Kim ne biliyor ki zaten. Kısa bir hasta ziyareti, konuşuyoruz. Arsızca içeri doluyor güneş, ferahlamıyoruz tersine güneşin bu kadar güçlü olmasını hadsizce buluyoruz. Ayaktayım camdan dışarı göz atıyorum, sanki dışardabir şey oluyormuş da onu anlamaya çalışıyor gibi dışarıyı izliyorum. Sonra selamlaşmalar, etrafa bakıyorum, kumandalı, çok eksenli teknolojik bir hasta yatağı, leğen, serum, peçeteler, 180ml’lik hamidiye bardak su ve berjer. Berjerin koluna oturuyorum. Aa rahat otursana, diyorlar. Yok diyorum böyle daha iyi. Ne rahatım, ne rahatsız. Olmasını en uygun gördüğüm halim bu. Ne içersiniz? Hiç ya da su.


Saçları parça parça dökülmüş ama hala uzun, sakalları 3 günlük, kemikleri sayılıyor ama gözleri yarın gibi bakıyor. Yarın ve ondan sonraki yarın. Ee nasılsın abi? Sorduğum soru bu. Nasılsın? Cevap beklemeden, iyisin, diyorum. İyi konuşuyor. Binlerce, milyonlarca şey biliyor çünkü kendini her anlamda yetiştirmiş bir insan. Görgülü, bilgili, dünyayı görmüş ama ölüyor. Neşeli konular lazım, güleceğimiz umutlanacağımız şeyler. Beni bir yere götürmek için söz veriyor. Cihangir tarafında, bir dostu var, o da sanatçı. Muhakkak gideceğiz. 


Anılar bitiyor. Gitmek lazım. Elini tutuyorum, şimdiden soğuk. Bu hadsiz güneşe rağmen soğuk. Giderken gülüşülüyor. Olması gereken bu, olacak olan bu.


——— 2023 Q2 - T1


Sevgisizliği içinde boğuluyor. Sıska ve uzun boyuyla, yerinden fırlayacak gibi güç bela yuvasında duran gözleriyle süzüyor etrafını. Düşmanları var kafasında; boğuşuyor ve konuşuyor onlarla, ona cevap vermeyen ve gün geçtikçe zihninin içinde büyüyen düşmanları. Onun için hayat bir çocuk masalından hallice, saf iyiler ve kötü kalpli kraliçeler…


Varlığının en büyük armağanı olarak nefreti görüyor. Okşanmamış başını kaşıyor ve kanatıyor.  Gündüz düşlerini aydınlatan bir meşale gibi kendine bir karşıt arıyor. Kafasında hayali kavgalar kazanıyor, salyaları akarcasına çevresine öcüleştirdiklerini anlatıyor. 

Birlikteliği ve onaylanışı arıyor. Tedirginliğini, var oluşunu alıp kalabalığının arkasına sığınıyor. Dokunsanız belki ağlar. Dokunmasanız kesin ağlar. 


Bir türlü olgunlaşamayan, bir türlü yutamadığı, hazmedemediği şeyler var. Bataklığın içinde kalmış olmalı, ona el uzatanlara kızıyor, dişlerini gösteriyor. Onu dinleyenleri umursayanları veya ona kibar davranan her şeyi yiyip yutabileceğini sanıyor. Büyük karanlığın müriti olmayı her şeyden çok istiyor.

Ve en fenası ırzına geçebilecek önderler arıyor. 


 

Comments